İş Hayatında Gelişim Zihniyeti

Gelişim zihniyeti hem eğitim hem de iş hayatında oldukça önemli bir yere sahip. Fakat iş hayatında sıklıkla reddettiğimiz bir konudur. Çünkü iş insanları sadece sonuca bakar. Nasıl yaptığınız kimsenin umrunda değildir. Siz yapın yeter!

Halbuki değişimi gerçekleştirmek ve sürdürebilmek için sonuçlara göre karar veren hakim gibi değil de koç gibi olmayı seçersek insanların başarısızlıklarını yorumlama şekli konusunda destek olabiliriz. Çünkü çalışanların başarısızlığa da hazırlanma ihtiyacı vardır.

IDEO’un CEO’su Tim Brown, her tasarım sürecinin ‘sisli süreçlerden’ geçtiğini söyler. Hatta IDEO’nun tasarımcılarından biri, bir projenin farklı aşamalarında insanların kendilerini nasıl hissedeceklerini öngören ‘ruhsal durum haritası’ bile tasarlamıştır. Bu harita başlangıçta ‘umut’ olarak nitelendirilen önemli bir duygu zirvesi ve sonunda da ‘güven’ olarak nitelenen ikinci bir olumlu duygu zirvesine ulaşan U şeklinde bir eğridir. İki zirvenin arasında ise ‘içgörü’ olarak nitelendirilen olumsuz duygular çukuru vardır.

Bir ekip yeni bir projeye giriştiği zaman genellikle umut ve iyimserlik doludur. Çalışmaya başladıkça yeni fikirler kendiliğinden gelir. Fakat tüm yeni fikirleri tutarlı bir şekilde yeni tasarımda bütünleştirmek çok zor bir süreçtir. Burası içgörü aşamasıdır ve burada karamsarlığa düşmek kolaydır.

Yolun ortasına gelindiğinde projeler genellikle başarısızlık hissi verir. Bu durum için Business School Profesörü Rosabeth Moss Kanter “Yolun ortasındayken her şey. başarısızlık gibi görünebilir.” der. Ancak ekip endişe ve şüphe çukuruna direnirse sonunda giderek büyüyen bir ivme algısı kazanır. Ekip üyeleri yeni tasarımlar ortaya koymaya başlar, kaydettikleri ilerlemenin farkına varır ve tasarımı geliştirmek için düzenleme yaparlar. İşte o an biz bu sorunun şifresini çözdük derler ve güvenlerini zirveye taşırlar.

IDEO’daki liderlerinin zirve ve çukur görseliyle ne yaptıklarını incelersek; önce bir başarısızlık beklentisi yarattıklarını görebiliriz. İlk başladıklarında ekip üyelerinin olumlu duygu seline kapılmalarının önüne geçildi. Zorluklar ve düş kırıklıkları konusunda uyarıldı. Fakat bu uyarılar iyimser bir izlenime neden oldu.

Buna gelişim zihniyeti paradoksu diyebiliriz başarısızlığa dikkat çeker gibi görünmesine ve bizi başarısızlığı arayıp bulmaya teşvik etmesine rağmen sonsuz bir iyimserlik içermektedir. Yenilmeden mücadele etmeye devam edeceğiz, bütün bu süreçte her şey daha iyi olacak ve sonunda başaracağız.

Bu durumda gelişim zihniyeti yenilgiyi kabullenmeye karşı bir tampon görevi gördü. Başarısızlığa, değişim sürecinin doğal bir parçası olarak yeni bir çerçeve çizdi. Bu çok önemlidir çünkü insanlar ancak başarısızlığa uğramayı kusur olarak değil, öğrenme olarak algıladıkları zaman sonuna kadar mücadele etmeye başlar.

About The Author

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top